Yaşamadığımız çağda çocuklar, canlı ve cansız nesneler arasındaki farkı neredeyse ortadan kaldıran teknoloji ile büyüyorlar. Yapay zekâ (AI), robotlardan sosyal ağlara kadar hayatımızın hemen hemen her anında kullandığımız nesnelere dahil edilmiş durumda. Teknolojinin hızlı ilerleyişi sırasında büyüyen çocuklar bu teknolojiden en çok etkilenen kesimi oluşturuyor. Yapay zekanın çocukların fiziksel ve bilişsel gelişimine olan katkıları ise yadsınamaz derecede önemli.
Yapay Zekâ Matematiği Sevdiriyor
Sayısal dersler içerisinde özellikle matematik birçok çocuk için korkulan ve öğrenilmesi zor bir ders olarak algılanıyor. Bu nedenle küçük yaşlardan itibaren matematik bilmemek normalleştiriliyor veya bir başka deyişle kabulleniliyor. Ancak yapay zekâ ve matematik arasında sıkı bir ilişki var.
Örneğin çocukların öğrenmesine yardım edecek robotların veya öğrenme sürecini öğrencinin seviyesine göre kişiselleştiren uygulamaların geliştirilmesi öğrenmeyi eğlenceli hale getirdiğinden çocukların matematikteki başarılarının artmasını sağlıyor.
Buna ek olarak geleneksel öğrenme ortamları olan okul ve sınıflar yerine bireyselleştirilmiş, ilerlemeyi ölçen ve uzaktan takip edilebilen uygulamalar öğrenme süreçlerine katkı sağlıyor. Tüm bunlarla beraber çocukların eleştirel düşünebilme ve analiz yapabilme becerileri artarken yaratıcılıkları da gelişiyor.
Öğrenme Güçlüğüne Dayalı Sorunlar Azalıyor
Öğrenme sürecinin istenildiği gibi devam etmesinde en temel noktalardan biri motivasyon. Yapay zekâ sayesinde öğrenme sürecinin bir yazılım aracılığıyla bireysel olarak takip edilmesi sağlanıyor. Ayrıca duruş, kalp ve solunum hızı gibi faktörler sensörler ile takip edilebiliyor. Özellikle otistik çocuklar açısından sosyal etkileşimi daha iyi öğrenebilmek için insansı robotlarla çalışmalarının faydalı oluğu bilinmektedir. Ayrıca geliştirilen insan yüzüne benzer sanal uygulama ve karakterler ile çocuklar yüz ifadelerini yorumlamayı öğreniyor ve sosyal becerilerini geliştirebiliyor.
Yeni Nesil Akıllı Oyuncaklar
İnternet bağlantısı ile çocuklarla iletişime geçebilen yeni nesil oyuncaklar üreten akıllı oyuncak pazarının önümüzdeki 5 yıl içerisinde 54 milyar dolara ulaşması ön görülüyor. Akıllı oyuncağın genel bir tanımını yapacak olursak bu tarz oyuncaklar öncelikle yapay zekâ derecesine sahip olduğundan öğrenebilen, kullanıcı ile iletişim kurabilen bir nesnedir. Dışardan gelen uyaranlara tepki verebildiği ve programlanmış olmasından dolayı istenilen şekilde davranabilmektedir.
Tüm bunları yapabilmek için sesleri tanıma, dokunma sensörleri ve cep telefonu gibi diğer akıllı cihazların uygulamalarını kullanabilme özellikleri de bulunmaktadır. Öte yandan yapay zekaya sahip oyuncakların güvenlik ihlallerine neden olduğu düşüncesinden dolayı zararlı olduğunu ve ebeveynlerin dikkatli olmaları gerektiğini düşünen bir grup da bulunuyor. Ancak bu oyuncaklar çocukların kodlama ve programlamaya dair yeteneklerinin erken yaşlardan itibaren gelişmesinde ve sosyalleşmelerinde önemli rol oynuyor.
Kaynaklar