Dijitalleşen ve hızla dönüşen dünya eğitim sistemini, öğrenme yöntemlerini ve öğrenilen şeylerin içeriğini de değiştirdi. Bundan çok da uzun olmayan bir süre önce çocukların robot üretebilecekleri atölyelerin açılacağını, bu alanlarda uzman eğitmenlerin eğitim vereceğini söyleselerdi inanmakta güçlük çekebilirdik. Bugün ise robotik kavramı eskiye göre çok daha kolayca öğrenilebilecek ve geliştirilebilecek bir kavram olarak hayatımızın tam içinde yer alıyor.

Neden Robotik?

Hayatımızda binlerce farklı mekanizma yer alıyor. Zamanımızı basit bir mekanik sistem olan kol saatimizden takip ediyoruz, seyir halindeyken radyo dinliyoruz, iş yerlerinde çok daha karmaşık sistemler olan bilgisayarlarımızla çalışıyoruz, sabah kahvesi için bas-çalıştır teknolojisiyle çalışan su ısıtıcılarını kullanıyoruz. Mekanik, elektronik ve kodlamanın bileşimine verilen ad olan Robotik aslında hayatımızın her anında bizimle. Bu yazımızda bahsettiğimiz “robotik” ise madalyonun tüketen değil üreten tarafına vurgu yapıyor. Farklı bir deyişle, Robotik Bilimi muhatabına “Nasıl?” sorusunu sorduruyor. Günlük hayatımızda etkileşime geçtiğimiz araçların nasıl çalıştığını, arka planda nasıl bir mekanizmaya sahip olduğunu keşfetmemize ve bu bilgilerle yenilerini üretmemize yarıyor. Robotik Bilimi kısaca tüketen toplumdan üreten topluma doğru olan evrimleşmeye katkıda bulunuyor.

Robotik ile Neler Üretilebilir?

Robotik biliminde tek sınır hayal gücünüz diyebiliriz. Çocukların öğrenimi için de oldukça kolaylaştırılmış, hazır düzeneklerle farklı mekanizmalar üretilebilir. Üretilecek araçlar tamamen üretenin hayal gücüne ve kullanacağı malzemelere bağlı. Arduino setleri ve  robotik materyalleri ile farklı yaş gruplarından çocuklar hayal ettikleri oyuncakları kendileri üretebilir. Yoga, dans hatta kung-fu hareketleri yapabilen robotlar, ev ve araba şeklinde robotlar, oyuncak arabalar ve aklınıza gelebilecek daha pek çok robotik ürününü üretmek mümkün. Tüm bunları üretirken yararlanılabilecek tekniklerden biri ise sensör teknolojisi.

Sensör Teknolojisi

Sensörleri insan vücudundaki beş duyuya benzetebiliriz. Robotlar sensörler sayesinde ışığı ve şekilleri algılayarak komutlara uygun hareket edebilirler. Sensörleri robotların çalışmasını sağlayan karmaşık bir sistem yerine günlük hayatımız üzerinden düşünerek anlamak daha kolay. Sosyal hayatta sıklıkla karşılaştığımız sensörlü ışıklar robotikte kullanılan sensör teknolojisini anlamamız için bize yol gösterir. Bu sensörler   ortamdaki maddelerden yayılan kızılötesi enerjiyi ve sıcaklığı ayırt eder ve bu etkilere tepki verirler. Robotların çalışma şekli “Hisset-Düşün-Harekete Geç” ( Sense- Think -Act) döngüsü içinde gerçekleşir. Örnek olarak, tasarladığımız robotun 5 cm boyundaki engellere duyarlı olduğunu düşünelim. Çalışmaya hazır bir robot öncelikle “Sense (Hisset)” aşamasına girer ve bunu sensörler yardımı ile yapar. Sensörler robota önünde bir engel olup olmadığını ve bu engelin 5 cm olup olmadığını sorar. Eğer ortada bir engel yoksa robot ileri hareket eder; engel var ise de geriye hareket eder. Bu sistemin biraz daha karmaşığı robotun robotun ilk uyarıcıdan sonra, engel olduğunu fark ettiğinde sola dönmesidir. Daha sonra yine aynı döngüye giren robot engel olup olmadığına göre hareket eder. Dünyaya şekil vereceğini vaat eden Robotik Bilimi bilgisi de bu basit prensipler öğrenilerek geliştirilebilir.

Kaynakça:

https://www.robotus.net/sayfa/robot-atolyesi-maker-atolyesi
Bültenimize Abone Olun

Bültenimize Abone Olun

Aba Innolab bültenine abone olarak güncellemelerden ilk önce siz haberdar olun.

Aboneliğiniz Alındı