19. yüzyılda endüstrileşmenin hızla ve geniş çapta benimsenmesini deneyimleyen insanlık, 20. yüzyılda teknolojiyi bir laboratuvar ve araştırma merkezi ürünü olmaktan çıkarıp evine kabul etti. Peki, sırada ne var?
Bugün yeni ve çok önemli bir geçişin tam ortasındayız: Robotics Devrimi. Robotlar bugün hayatımızın neresinde konumlanıyor ve yönlerini nereye çevirdiler? Gelin, birlikte inceleyelim.
Öncelikle, robotları tanıyalım. Genel olarak robotları karmaşık bir dizi işlemi otomatik olarak gerçekleştirebilen ve sıklıkla bir bilgisayar tarafından programlanabilen makineler olarak tanımlıyoruz. Robotu robot yapan şey insanlara benzeyen makineler olmaları değildir. Robotların uzuvlara, yürümeye ya da konuşmaya ihtiyacı yoktur.
Akıllı cihazlar, yapay zeka, biyoloji ve teknoloji arasındaki sınırlar artık eskiden olduğu kadar net değil. Önümüzdeki dönemde robotların insanlığa olan etkisi, işte bu bulanıklaşan sınırların bir sonucu olarak yaşanacak. Doğayla ilgili işlevsel kullanıma sahip robotlardan, kanserli hücreleri izleyip ortadan kaldıran nano robotlara ve yaşlandığımızda bize destek olan robotlara kadar hayatımızın her alanına girecekler. Yani, gelecekte robotların etkisi altına girmeyecek bir şey tahayyül etmek pek gerçekçi değil.
Robotları mekanik, elektrikli ve hesaplanabilir gibi özellikler üzerinden sınıflandırmaktansa beden, beyin ve mideden oluşan bir biyolojik kurgu üzerinden düşünmek işimizi kolaylaştırabilir. Çünkü akıllı malzemeler, sentetik biyoloji, yapay zeka ile uyumlu robotlar çoktandır hayatımızda.
Akıllı materyal, bir alanda uyarıldığı zaman başka bir alanda gözlemlenebilir bir etki gösteren materyaller olarak tanımlanabilir. Bunlar mekanik, elektriksel, kimyasal, optik, termal vb. tüm alanları kapsar.
Akıllı malzemeler bize ne sunar?
Bu malzemeler sayesinde robotiklere ve özellikle de yapay organizmalara yeni özellikler ekleyebiliriz. Örneğin, kimyasalları izleyebilen bir robota mı ihtiyacınız var? O zaman kimyasallarla etkileşime girdiğinde elektrik özelliklerini değiştiren bir akıllı malzeme kullanın.
Akıllı malzemeleri genel olarak üç farklı gruba ayırabiliriz: hidrolik ve pnömatik yumuşak sistemler, akıllı aktivatör ve sensör malzemeleri, sertlik değiştiren malzemeler.
Bu robotlarla nasıl etkileşim kurup onlarla yaşayacağız?
Akıllı ciltler, yardımcı ve tıbbi cihazlar, biyolojik olarak parçalanabilir ve çevresel robotlar veya akıllı yumuşak robotlar şimdiden öngörülebilir. Örneğin, yumuşak robotiklerin uyumluluğu onları biyolojik dokuyla doğrudan etkileşim için ideal bir hale getiriyor.
Bir başka örnek ise ihtiyaç sahibi kişiler, engelliler veya yaşlı insanlar için gelecekteki bir çözüm olarak hareketliliği sağlayacak robotlar olabilir. Sonunda giyilebilir yardımcı cihazlar, konvansiyonel yardımcı cihazları gereksiz hale getirecek. Yumuşak robotlu Güç Pantolonu giyerek tekrar yürümek varken kim tekerlekli sandalye kullanır ki?
Yumuşak robotik biyolojik doku ile etkileşim için çok uygun olduğu için, vücuda yerleştirilebilen; hastalıklı ve hasar görmüş organların ve yapıların işlevselliğini yenileyebilecek bir cihazı da öngörebiliriz. Bu gibi biyo bütünleştirici yumuşak robotikler geliştirilmeye başladı bile. Önümüzdeki on ila on beş yıl içinde kliniklerde karşımıza çıkabilirler.
Ve yalnızca çevresel açıdan güvenli bir şekilde değil, çevre içinde hiçbir şeye zarar vermeyen akıllı malzemeleri kullanarak, çevreye zarar vermeyen robotlar geliştirebiliriz.