21.yüzyılda biyoteknoloji ve biyodönüşüm anlamında yaşamın bütün alanlarını etkileyen bir devrim yaşanıyor. Bilim ve teknoloji anlamında çok hızlı dönüşümlerin yaşandığı bir çağın içinde olduğumuz zaten biliniyordu ancak artık bunu biyo-devrim olarak adlandırmak da mümkün hale geldi. Bu noktada sağlık ve tıp alanının bu durumdan çok fazla etkileneceğini söylemek mümkün…
Bugüne kadar özellikle son 100 yıllık süreçte sağlığın tedavi edici boyutuna ağırlık veriliyordu fakat artık koruma ve geliştirme alanı ön plana çıkacak diyebiliriz. Kişiselleştirilmiş tıp, genom, genetik gibi alanların büyük veriyle değerlendirilmesi yepyeni ufuklar açacak. Var olan ve bugün tedavisi zaten mümkün olan hastalıkların tedavisi için büyük değişimler olacağı öngörülüyor. Örneğin; bir safra kesesi ameliyatı laparoskopik yöntemlerle yapılabiliyor. Ancak; bu noktada değişim, bu yöntemlerin bir parçası olan robotik cerrahi alanında gerçekleşecek, bu gibi alanlarda ilerleme yaşanacaktır. Diğer taraftan kişiye özgü tıp ve sağlık anlayışı önem kazanıyor ve bu durumun biyo-devrimin en önemli itici gücünü oluşturacağı düşünülüyor. Bu noktada; biyosensörleri vurgulamakta yarar var. Örneğin; ilerleyen süreçte robotik cerrahinin sensörsüz düşünülmesi mümkün değil. Buna ek olarak; biyosensörlerin çok başka alanlarda kullanılması da mümkün olabilir.
Biyoteknoloji, Biyodönüşüm ve Covid19 Süreci
Biyoteknoloji ve biyodönüşüm kendisini Covid19 sürecinde hem teşhis hem tedavi hem de koruma aşamasında gösterdi diyebiliriz. PCR teknoloji yaklaşık 40 yıllık bir teknoloji ve bugün bu teknoloji sayesinde dakikalar içinde hastalığı teşhis etmek mümkün olabiliyor. İlaçlar için de benzer bir durum söz konusu; mesela AİDS ortaya çıkana kadar elimizde antivirütik bir ajan yoktu. Şimdi ise hem AİDS için hem de birçok başka virüs için ilaçlar üretildi. Pandemi sürecinde de birçok ilaç çalışması yapılıyor ve yakın bir gelecekte yepyeni ilaçların da devreye gireceği düşünülüyor. Bunlar biyoteknoloji ve biyodönüşüm sayesinde elde edilen ve edilecek olan ilaçlar. Bu safhada aşı konusu başka bir parantez oldu. Özellikle mRNA aşıları gibi bazı aşıların kanser konusunda bile yol gösterici olabileceği ve birçok kanser türünü önleme noktasında yardımcı olabileceği düşünülüyor. Şu an Covid19 için dünya sağlık örgütünün yakından izlediği 110 farklı aşı çalışması var. Sadece Türkiye’de 9 farklı aşı çalışması yürütülüyor.
Bunların hepsi değişik spektrumda yani sadece tek yönlü zayıflatılmış virüs aşısı şeklinde değil. Biyoteknolojinin sağladığı tüm olanakları kullanarak geliştirilen aşılar ve çok kısa süre içinde sonuç alınabiliyor. Bu sebeple bu dönüşümün önünde durmak artık mümkün değil. Bunu hem dijital sağlık anlamında hem de biyoteknoloji alanındaki dönüşümler anlamında söylemek mümkün. Bugün kullanılan ilaçların yaklaşık %40’ı biyoteknolojik ilaçlar haline geldi. Özellikle nadir hastalıklar için geliştirilen ilaçları başka amaçlarla kullanmak mümkün hale geldi. Örneğin; CRISPR teknolojisi sağlık alanında büyük bir devrim yarattı. Bakterilerin virüslere karşı kullanıldığı bir teknik laboratuvar ortamında üretilebilir hale geldi ve bu durum çok ciddi tedavi olanakları yaratmaya başladı. Çaresiz kalınan pek çok hastalık için artık tedavi olanakları mevcut. Pandemi süreci aslında tüm bu çalışmaların hızlanmasına neden oldu diyebiliriz. Bu süreç pek çok alanda çok disiplinli çok merkezli bir anlayışa ve çok bilim insanının bir arada üretim yaptığı bir döneme kapı araladı.
Sağlık Alanı Bütünsel Bir Yaklaşım Gerektiriyor
19.yüzyılda antibiyotiklerin keşfi ve aşıların yaygınlaşması ile kitlesel hastalıkların dışında da cerrahi teknikler gelişti. Uzman hekimlik alanına giren hastalıklar aslan payını kaptı. Sağlığın korunması ve geliştirilmesi özellikle 1980’lerden sonra ihmal edildi. Covid19 süreci sağlığın bütünsel bir yaklaşım gerektirdiğini açıkça ortaya koydu. Sadece bireysel hastalıkların değil toplumların ve hatta dünyanın sağlığının bir arada ele alınması gerektiği ortaya çıktı. Önümüzdeki dönemde dijital sağlık hızla gelişecek. Yapay zeka ve teknoloji işin içine girecek ve teşhis metodları değişecek. Erken teşhis, biyokimyasal ya da genetik moleküler biyoloji düzeyinde önem kazanacak. Biyogirişimciliğe dayanan bir gelecek ve biyogirişimciliğin ön plana çıktığı, yepyeni bir tıp anlayışının hakim olduğu bir döneme girilecek.
Sağlıkta yaşanacak gelişmeler, yeni çağda sağlık alanında görülecek değişimler, biyoteknoloji, biyodönüşüm gibi konularda detaylı bilgi almak isterseniz Aba Innolab web sitesini ziyaret edebilir, bizimle iletişime geçebilirsiniz.