Teknolojinin süregelen o çok hızlı gelişimini hep birlikte izliyoruz. Peki, izlemeye devam etmek yerine, bu teknoloji ile iç içelik ve kendin yap mantığını birleştirip herkesi mutlu edecek bir geleceğin mümkün olduğundan bahsedebilir miyiz? Bugünün zekalarını geleceğe doğru şekillenen yöntemlerle üretmeye teşvik ettiğimizde her şey anlam kazanıyor.
Düşünerek, hayal edip tasarlayarak hayata geçirmek tüm maker’ları özel kıldığı gibi onları insanlığa faydalı, dünya için çabalayan bireyler haline getiriyor. Yani, yaşamı birinci elden deneyimleyip karşılaşılan sorun ve pürüzleri yenilikçi tavır ile bir şeyler icat ederek çözmeye çalışan aktif bireylerden bir toplum oluşuyor. Bu bireyler ise maker atölyelerinde bir araya geliyor.
Öğrendikçe ardında buluş bırakan sürekli verimlilik
Şu bir gerçek ki bizler mutlaka maker doğuyoruz; ama yanlış alanlarda, tek tarafa bakan bir eğitim anlayışı ile görsel-uzaysal zekayı göz ardı ederek bu özelliğimizi törpülüyoruz. Yaratmayı, malzemeyi kullanmayı, dokunarak kavramayı ve tasarlamayı zorlaştırıyoruz; oysaki güzel dünya için ortak bir çaba, rekabetin tükettiği bünyelerimiz için paylaşım ruhunu yaşatarak nefes alan mekanlar, baştan sona ezberlenen ve tekrardan oluşan kağıt üstü formüller yerine daha dinamik, deneyimin esas olduğu bir öğrenme bizlere yeterli.
Denedikçe ardında mutlaka işe yarar bir şeyler ortaya çıkaran bir sistem bireysel katkı ile toplumu/topluluğu güçlendirmeyi kolayca başardığı için de vazgeçilemez.
Maker’lar için alan yaratmak şart
Malzemeyi alet kullanımı ve teknoloji ile harmanlamak evlerimizde kolayca erişilebilir değiller ve hepimiz geniş alanlara sahip olamayabiliyoruz. Belli şeyleri mutfakta üretmek yetebiliyorken zihnimizde tasarladığımız her şeyi mutfak sınırlarında kısıtlı alet ile gerçekleştiremiyoruz. Hayata geçmeye hazır binlerce birikmiş fikir için uygun bir mekan, fikir her ne inovasyon konusunu kapsıyorsa madde, malzeme, yazılım, 3D yazıcı vb. şeylerin tedariği, yaratmaya uygun imkanların sağlanması gerekiyor. Ve ardından da yenilikçi ürünün somut dünyaya merhaba demesi için maker atölyeleri bir hayli mühim.
Bu atölyeler üretmek, paylaşmak, zor olanı çalışılabilir bir alanda mümkün kılmak adına da önem arz ediyor. Bir buluşun fikir aşamasında iki kişinin fikri tartışması, beyin fırtınası yapmak, üretkenliği etkili derecede arttırdığından dolayı bir atölyede grup halinde çalışmanın da tasarım yeteneğinin gelişimi, sosyal yetilerin büyüdüğü sağlıklı iletişim alanlarının oluşumu gibi olumlu katkıları uzun vadede gözlenecektir.