Teknolojinin gelişmesi, biyo-girişimler ve biyoteknoloji çalışmalarının hız kazanması, sağlık alanında dönüşümün de yolunu açtı. Yaşanan gelişmelerin ne kadar hızlı gerçekleştiği göz önüne alındığında, 2030 yılında sağlık alanında ne gibi değişimler olacağını ön görmenin oldukça zor olduğunu söyleyebiliriz. Birkaç ay öncesiyle bugün konuştuklarımız kıyaslandığında bile birbirinden çok farklı olduğunu görebiliyoruz.
Pandemi Süreci Neleri Değiştirdi?
Pandemi süreci hem yaşam biçimlerimizi hem de sağlık alanındaki girişimleri ve sağlık alanına bakışımızı oldukça değiştirdi ve değiştirmeye devam edecek. Pandemi sürecini dikkate almayan ülkeler geçtiğimiz birkaç ay boyunca zorlu sınavlardan geçti. Amerika, Brezilya, İsveç gibi ülkeler bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Bunlardan ders çıkarmak ve sağlık alanında buna yönelik yatırımlar yapmak gerekiyor. Sağlık sistemlerinin reforme edilmesine ihtiyaç duyulduğu açıkça görülüyor. Yalnızca bireylerin değil, toplumların ve dünyanın sağlığıyla ilgilenmek ve buna yönelik girişimlerde bulunmak gerekiyor. Çünkü; yaşadığımız bu süreci atlatıp Covid19’un çaresini bulmamız gelecekte yeni virüslerle karşılaşmayacağımı ve mücadele etmeyeceğimiz anlamına gelmiyor.
Yeni Bir Hayat Tarif Etmemiz Gerekiyor
İklim krizi kapıda ve dünyanın bu durumda ne gibi süreçlerden geçeceğini tam anlamıyla kestirebilmek oldukça güç… Örneğin; laboratuvarda et üretimine birçok kesim olumlu bakmasa da bu tip girişimlere ihtiyaç olduğu görülebiliyor. Tıpkı endüstriyel turizm gibi, endüstriyel tarım gibi, endüstriyel hayvancılıkla hem doğaya hem kendimize zarar veriyoruz. Bu anlamda teknolojinin bize sunduklarından faydalanmanın daha iyi bir gelecek için gerekli olduğu düşünülüyor. Tüm bunlara baktığımızda açıkça görülüyor ki; yeni bir hayat tarif etmemiz gerekiyor.
Çevre Duyarlılığı Artacak
2030’a gelindiğinde çevre duyarlılığının çok daha fazla artacağı düşünülüyor. Ancak bunların hepsi şimdilik birer tahmin… Pandemi süreci bittiğinde insanların nasıl bir hayatı tercih edeceği bilinmiyor. İnsanların günlük hayatlarını nasıl sürdüreceği, neye özen göstereceği, neye değer vereceği, neyi biriktireceğini kestirmek tam anlamıyla mümkün değil… Tüm bunlar yalnızca tahmin edilebiliyor, kısmen öngörülebiliyor. Kesin olan tek şey sağlık alanının bu noktadan sonra çok daha ön plana çıkacağı…
Türkiye’yi Parlak Bir Gelecek Bekliyor
Gıda, tarım, beslenme, kişiye özgü sağlık gibi alanların yakın gelecekte ön planda olacağı düşünülüyor. Bu sebeple biyo-girişimciliğin çok daha fazla önemsenmesi gerekiyor… Eğer sağlam adımlar atarsak, iş birliği yapar ve hedefe odaklanırsak Türkiye’yi çok parlak bir gelecek bekliyor. Örneğin; en büyük zorluklardan biri uzman hekimlerin yetiştirilmesi ve bu uzman hekimlerin sahada yer alması… Türkiye bu uzmanları yetiştirdi ve yetiştirmeye devam ediyor. Türkiye’nin halk sağlığı birikimi, sağlığı geliştirme birikimi var. Moleküler biyoloji, genetik uzmanları var. Bu anlamda; akademi oturmuş durumda. Bu sebeple Türkiye’nin biyoteknoloji ve sağlık alanındaki geleceği oldukça parlak olduğu düşünülüyor. 2030’a kadar gelgitler ve çalkantılar yaşansa da taşların zamanla yerine oturacağı ve 2050’ye giden süreçte hem Türkiye’de hem de dünyada olumlu gelişmelerin yaşanacağına inanılıyor.
Sağlık alanında yaşanacak gelişmeler, biyoteknoloji çalışmaları, iklim krizi, biyo-girişimler, yakın gelecekte yaşanacak teknolojik gelişmeler ve daha birçok konuda merak ettikleriniz için ABA Innolab ile iletişime geçebilir, web sayfamızı ziyaret edebilir, YouTube kanalımıza abone olabilirsiniz.